Dolar’ın fendi

Dolar’ın fendi

Kısa zamanda en önemli rezerv para birimleri arasına giren Euro, kriz sırasında ortaya çıkan zaafları nedeniyle Dolar’a diş geçiremiyor. Euro’nun inandırıcılığını sarsan en önemli faktör çok seslilik. Diğer taraftan Dünyaya yeni pa

Danhong Zhang

Avrupa ortak para birimi Euro, Amerikan Doları’nın dünya ekonomisindeki hâkimiyetine verilmiş karşılıktı. Euro tedavüle girişinin 13’üncü yılında, dünyanın en önemli ikinci rezerv para birimi oldu. Dünya döviz rezervinin dörtte biri Euro ibaresini taşıyor. Avrupa ortak parasının son zamanlarda gözden düşmesi geniş ölçüde yapısındaki noksanlardan kaynaklanıyor.

ABD’de, Cumhuriyetçi ve Demokrat Partiler bütçe yüzünden adeta kanlı bıçaklı oldu. Yılsonuna kadar Kongre’den uzlaşma çıkmazsa devlet harcamaları 600 milyar Dolar kısılacak ve ek vergiler devreye girecek. Bu durumda Amerikan ekonomisinin durgunluğa sürüklenmesi önlenemeyecek.

Mali uçurum tehlikesi yüzünden Dolar, Euro karşısında değer kaybediyor. Ancak bütün zaaflarına rağmen Dolar bölgesinin dağılması ve Dolar’ın dünya ekonomisinden silinmesi gibi bir tehlike söz konusu değil. Euro, Dolar’a gösterilen sarsılmaz güveni ne kadar kıskansa azdır. Her ne kadar ortak para bölgesindeki dağılma tehlikesi Avrupa Merkez Bankası tarafından önlenmiş olsa da, Euro’ya duyulan güven oldukça sarsıldı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Euro üzerindeki kara bulutların dağılmadığını söylüyor. Peki, Euro’nun Dolar’dan neyi eksik?

Cankurtaranlık dezavantajlı

Köln Üniversitesi Ekonomi Politikaları Enstitüsü Direktörü Achim Wambach’a göre, Doları farklı kılan başlıca faktör, güçlü bir merkezi yönetimin para birimi olması. Avrupa Para Birliği ise siyasi birlik vasfından yoksun. Avrupa Birliği (AB) bütçesi, üye ülkelerin toplam milli gelirinin yüzde birini ancak buluyor. Euro Bölgesi’nin kendi bütçesi bile yok.

Euro Bölgesi bankalarıyla milli devletler arasındaki karşılıklı bağımlılık da Euro’nun bir başka yumuşak karnı sayılıyor. İrlanda ve İspanya örnekleri devletlerle bankaların birbirini uçuruma sürükleyebileceğini gösterdi. Maliye uzmanı Clemes Fuest, Euro’nun en vahim yapım hatasının mali sistemin para sistemine uydurulmamış olmasından kaynaklandığı görüşünde: “Para birliğinde münferit devletlerin iflas edebileceğinin ve bunun da borç tıraşını kaçınılmaz kılacağının bilinmesi gerekirdi. Borçların makaslanabilmesi, alacaklarını kısmen kaybetmeye dayanıklı bankaların olmasını gerektirir. Özetle bankaların daha fazla ödenmiş sermayesi olmalıdır.”

Sorumluluk bilinci

Achim Wambach da, ABD’de tek bir birleşik devlete bağımlı banka bulunmadığını Kaliforniya örneğiyle şöyle dile getiriyor: “Kaliforniya’nın batması, tasarrufları Kaliforniya değil Amerikan bankasında yattığı için, Kaliforniyalıların endişelenmesini gerektirmez.”

Amerikan eyaletleri arasındaki bulaşma tehlikesinin düşük olması da bundan. Minnesota iflas tehlikesi geçirdiğinde, Michigan’ı da peşinden sürüklemez. Euro bölgesinde ise her kriz odağı geniş kapsamlı yangına yol açabiliyor. Örneğin, Yunanistan ortak para bölgesini terk etse akla, ‘şimdi sıra kimde?’ sorusu gelir.

AB antlaşmalarındaki yardımlaşma yasağının finans piyasalarında ciddiye alınmamasına bu yüzden şaşmamak gerek. Her bir Euro ülkesi, ortakları tarafından nasıl olsa kurtarılacağı düşüncesiyle, kendini mali politikalarından tek başına sorumlu saymaz.

ABD’de ise her eyalet kendi borçlarının sorumluluğunu taşır. Mali darboğaza giren eyalet kemerleri sonuna kadar sıkmak zorunda kalır. Köln Üniversitesi profesörlerinden Wambach yine Kaliforniya örneğini vererek, eyalet bütçesinin tasarruf amacıyla dondurulduğunu ve kriz sırasında Kaliforniya üniversitelerindeki meslektaşlarının düşük maaşla mecburi izine ayrıldıklarını hatırlatıyor.

Çok başlılık problemi

Amerikan eyaletlerinin bütçe disiplininden ayrılmaması için, on iki merkez bankasındaki eyalet hesapları üzerinden borçların ödenmesini sağlayan farklı bir yöntem de uygulanıyor. Böylece mali bölgelerin banknot matbaasını devreye sokup diğer eyaletleri sıkıntıya sokması önlenmiş oluyor.

Euro çatılırken benzer bir kliring mekanizması kurulmamıştı. Bu nedenle kriz sırasında 17 merkez bankasının target bakiyeleri arasında muazzam dengesizlikler ortaya çıktı. Almanya Merkez Bankası’nın kriz ülkelerinin merkez bankalarından aylık alacağı 30 milyar Euro’ya yükseldi. Alacaklıların hesabın kapatılmasını talep etmeleri, para birliğinin sonu anlamına gelir.

Avrupa Merkez Bankası (AMB) da Euro’yu kurtarmak için her çareye başvurmaya hazır olduğunu duyuruyor amma, Amerikan ve İngiliz merkez bankalarının aksine, bir hamlede karar alma yetkisi yok. Merkez bankaları sistemini yakından tanıyan David Marsh, Dolar ile Euro arasındaki en önemli farkın bu olduğunu ve 17 milli merkez bankasının söz sahibi olduğu federe bir kuruluş olan AMB’nin kendi iradesiyle karar alamamasının Euro’nun kırılganlığını arttırdığını belirtiyor.

Peki Euro’nun geleceği ne olacak?

Doların yerini alma iddiası Yunanistan krizi ile sona eren Avrupa ortak para birimi Euro’nun geleceği ne olacak? Euro’nun ömrü artık doldu mu?

1999 yılında ekonomi dünyasına gözlerini açan Avrupa ortak para birimi Euro kısa zamanda dünyanın en önemli ikinci rezerv para birimi oldu. İyimser tahminlere göre Euro’nun Amerikan Doları’nı da geçip “rezerv para birimi” tahtına oturması zaman meselesiydi. Ama Yunanistan krizinden sonra Euro bu iddiasını kaybetti. Hata, Euro’nun kısa ömrünü artık doldurduğunu öne süren kötümserler de var. Bu ortamda Euro alacaklısı nasıl davranıyor? Ortak para birimine sırt çeviriyor mu?

Euro’nun dünya rezerv para birimleri içindeki payı bundan on bir yıl önce tedavüle girdiğinde %18’di. Bu oran, 2009 yılının dördüncü çeyreğinde ise %28’e yükseldi.

Ama 2010 yılbaşından bu yana Euro, Dolar karşısında %20 oranında değer kaybetti. Değer kaybı Merkez Bankaları’na 300 milyar dolar kaybettirdi. Dünyanın en fazla döviz ticareti yapan bankası Deutsche Bank’ın kambiyo uzmanı Nicolaus Heinen, dış değerinin aşınmış olmasına rağmen, Euro’nun rezerv para birimi olma özelliğini yitirmediğini söylüyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Euro-Dolar paritesindeki kısa vadeli oynamalar ile uzun vadeli yatırım kararları arasında ayrım yapılması çok önemli. Kur oynamaları, yatırımcının keyfini kaçırıp uluslararası finans piyasasındaki aktörlerin moralini bozabilir. Euro’yu rezerv birimi olarak kullanan Merkez Bankaları ile hazine fonlarının uzun vadeli yatırım planları bu oynamalardan etkilenmez.”

Avrupa ülkeleri için önemli

Euro’yu önemli rezerv para birimi olarak tutanların başında ortak para bölgesinin üyesi olmayan AB ülkeleri geliyor. Deutsche Bank uzmanı Nicolaus Heinen, bunu şöyle açıklıyor:

“Bunlar, öncelikle doğu Avrupa ülkeleri. Bu ülkelerin müdahale aracı olarak Euro’ya ihtiyaçları var. Milli paralarının Euro karşısındaki değerine istikrar kazandırmak için sermaye piyasasına Euro ile müdahale edebiliyorlar. Buna bir de yükselen piyasalar şeklinde tarif edilen, büyüme hızı yüksek kalkınma halindeki ülkeleri eklemek gerekir. Bu ülkeler de rezerv portföylerindeki Dolar’ın yanına artık Euro’yu da ilave ediyorlar.”

Çin`in kararları nasıl etkiliyor?

Bu ülkelerden Euro bölgesinin en büyük alacaklısı Çin. Çin’in Euro bölgesi ülkelerinin devlet tahvillerine 515 milyar euro yatırdığı tahmin ediliyor. 2010 yılı Mayıs ayı sonlarında Financial Times’da çıkan bir haber Euro’yu son dört yılın en düşük Dolar paritesine düşürmeye yetti. Haberde, Avrupa’nın kronikleşen borç krizinin Çin’i Euro stokunu azaltmaya zorladığı belirtilmekteydi. Pekin yönetimi bu haberi hemen yalanladı. Merkez Bankası, Avrupa’nın Çin için en önemli yatırım pazarlarından biri olduğunu duyurdu. Bu yalanlama piyasaları teskin etti ve Euro yeniden toparlandı.

Deutsche Bank’ın kambiyo uzmanı Nicolaus Heinen, bu örneğin, resmi açıklamaların ne kadar önemli olabileceğini gösterdiğini söylüyor ve ekliyor:

“Bu nedenle, siyasi nedenlerle de olsa resmen Euro’yu elinden çıkaracağını duyuran Euro rezervli herhangi bir ülkenin bir haberle kurları nasıl altüst edebileceğini ve bunun sonunda kendi rezerv portföyüne de dokunacağını bilmesi gerekir.”

`Batırılamayacak kadar önemli`

Ortak para biriminin değer kaybetmesi Euro stoklayan ülkelerin yatırımlarına da değer kaybettirir. Yani anca beraber, kanca beraber. Nicolaus Heinen bu nedenle Suudi Arabistan ya da Birleşik Arap Emirlikleri’nin yüksek miktarda Euro satabileceklerine ihtimal vermiyor ve “Çünkü Euro artık, döviz piyasası spekülasyonlarıyla batırılamayacak kadar önemli bir para birimi. Bunu yapan, kendine etmiş olur” diyor.

Euro’ya yatırım yapanların şimdilik bu para birimine sadık kalacakları söylenebilir. Ancak uzun vadede, altı ayda yüzde yirmi oranında eriyen Euro’ya alternatif arayacakları kesin. Döviz uzmanı Heinen, rekabetin Uzakdoğu’dan geleceğini söylüyor ve şu yorumu yapıyor:

“Önemli olan, Çin’in önümüzdeki 10 ila 15 yılda para ve döviz politikalarına nasıl yön vereceği. Çin hür sermaye trafiğini benimser ve parasını dalgalanmaya bırakırsa, Euro’nun işi zorlaşır ve Avrupa para biriminin, dolardan sonraki en önemli rezerv para birimi olma özelliğini koruması zorlaşabilir.”

Dünyaya yeni para sistemi aranıyor

Dünya ekonomisi, 20`inci yüzyılın ortalarında Bretton Woods`ta ayağa kaldırılmıştı. Reel ekonominin, yerini sanal paraya kaptırması, dengeli büyümenin sonu oldu. Şimdi ise yeni bir para sistemi arayışı başladı.

Eski Uluslararası Para Fonu Başkanı Michel Camdessus, dünya para sisteminin radikal reformlara ihtiyacı olduğunu söylüyor.

20’ler Grubu Dönem Başkanı Fransa’nın Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye görevde bulunduğu sırada danışmanlık yapan Camdessus döviz piyasalarında aşırı dalgalanmaların olduğunu, çoğu zaman para kurlarının ekonomik realiteleri yansıtmadığını ve bu nedenle de dünya paralarının yeni bir sabit çıpaya ihtiyacı olduğunu belirtiyor.

New Hampshire mucizesi

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından dünya ekonomisinin yeniden şekillendirildiği yılları hatırlayan iktisatçılar, nostaljik bir şekilde iç geçirmeden edemiyorlar. O yıllarda dünyanın düzeni vardı. Sabit döviz kurları, düşük faizler ve bütün dünyada rezerv para birimi ve ödeme aracı olarak kabul görmüş Amerikan doları vardı.

Bu nasıl olmuştu? 1944 yılında ABD, savaşın yerle bir ettiği dünya ekonomisini ayağa kaldırmak üzere, Almanya ve Japonya ile savaşan bütün devletleri New Hampshire eyaletindeki Bretton Woods kasabasına davet etmişti.

Uluslararası yeniden imar ve kalkınma bankası, kısa adıyla Dünya Bankası ile Uluslararası Para Fonu bu buluşmada kurulmuştu. Dünya Bankası, Avrupa ile, Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki gelişme halindeki ülkelerin yeniden imarıyla görevlendirilmişti. Para Fonu ise, ekonomik yetersizliklerin baskısı altındaki milli paraları istikrara kavuşturacaktı.

Dolar dünya parasıydı

Bretton Woods’un en önemli sonucu ise, savaş sonrası dünya ekonomik sistemine altın ve Amerikan dolarının baz alınacak olmasıydı. ABD dünya altın rezervinin üçte ikisine sahip olduğundan Amerikan dolarının rezerv para birimi olması kaçınılmazdı. Böylece ABD savaştan sonra siyasi ve askeri olduğu kadar ekonomik bakımdan da dünya liderliğine yükselmişti. Viyana`daki Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü’nden Stephan Schulmeister o yılları biraz arar gibi konuşuyor:

“1950 ve 60’lı yılların reel kapitalizmi ekonominin motoru olmuştu. Kâr gayesi sistematik şekilde reel ekonomiyle ilgili faaliyetlere odaklandırılmıştı. Döviz kurları sabit, faizler de düşüktü. Borsalar adeta uykudaydı. Hammadde fiyatları istikrarlıydı. Böyle bir ortamda finans piyasasında spekülasyon yapıp zengin olmak mümkün değildi. Bu şartlar altında kâr güdüsü mecburen reel ekonomiye yöneliyordu. Bunun sonucunda ekonomik mucize yaratılmış, tam istihdam sağlanmış ve kamu borçları azalırken, sosyal devleti büyütmek mümkün olmuştu.”

Savaşla gelen bozulma

Zamanın ABD başkanı Lyndon B. Johnson Vietnam’da köşeye sıkışan Fransız işgal gücüne yardım etmeye kalkışınca işler bozuldu. Savaş çok pahalıya geldi. ABD’nin altın rezervi dolar tahvillerini karşılayamaz duruma geldi. Sabit kur sistemi sallanmaya başladı. Fransa ve diğer devletler ellerindeki doları altına çevirmek isteyince Başkan Richard Nixon dolar-altın paritesini kaldırdı. İktisat profesörü Schulmeister 1971’den sonra sadece döviz kurlarının dalgalanmaya bırakılmadığını ama aynı zamanda ekonomik rejimin de değiştiğini anlatıyor.Schulmeister, şunları kaydediyor:

“Son 40 yılın finans kapitalizmi istikrarsız döviz kurlarının, tutarsız faiz oranlarının, bir inip, bir çıkan borsa endekslerinin ve son derece değişken hammadde fiyatlarının müsebbibidir. Bu durum spekülasyona davetiye çıkarıyor, spekülasyon fiyat istikrarını bozuyor ve şirketler de bu yüzden reel yatırımlarını azaltıp talihini spekülasyonla deniyor.”

Spekülasyon karşılıksız parayı katlıyor

Böylece dünya para sistemi reel değerlerden soyutlanmış oluyordu. Dünya ekonomisi artık genel geçer bir değer kıstasından mahrumdu. Para ancak özel bankaların açtığı kredilerle yaratılabiliyordu ve bu maddi karşılığı olmayan paraydı. Bilgisayar teknolojisi sayesinde sanal para elektrik hızıyla dünyayı dolaşıyor, spekülatif döviz ticareti astronomik boyutlara varıyordu. Günümüzde mal ve hizmet mübadelesi döviz ticaretinin sadece yüzde beşini karşılıyor. Döviz alım satımlarının yüzde 95’i spekülatif amaçla yapılıyor. Böyle bir manzara karşısında 1950’lere dönmek daha iyi olmaz mı? Stephan Schulmeister bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

“Hayır. Ama önce teşhis doğru konmalı. Krizin sisteme bağlı nedenlerini ortaya çıkaran teşhise göre finans cambazlığı ve spekülasyonun değil işletmeciliğin muteber olması gerekirdi. Ama son otuz yılda bunun tam tersi yapıldı. Hatanın düzelmesi için 1950’lere dönmeye lüzum yok. Ama tedavinin her aşamasında nasıl işletmeciliğin ön plana çıkartılıp mali spekülasyonun önlenebileceğinin düşünülmesi gerekir.”

Onunla da onsuz da olmuyor

Eski Para Fonu Başkanı Michel Camdessus da Bretton Woods`un çökmesiyle para sisteminin reel referanstan mahrum kaldığını belirtiyor. İkilem de burada ortaya çıkıyor. Referans noktası olmadığı için Amerikan doları alternatifsizliği sayesinde ana para birimi olmaya devam ediyor. Çin dolar devrinin kapandığını savunuyor ama doların yerine ne konacağını Pekin yönetimi de bilmiyor. Bu nedenle yeni dünya para sistemi hakkında kafa yormanın bir anlamı olmadığını söyleyenlerden biri de, Kiel Dünya Ekonomisi Araştırma Enstitüsü Başkan Vekili Rolf Langhammer:

“Döviz kurları ve dünya ekonomisindeki dengesizliklerin belli bir koridorda dalgalanabileceği bir para sistemi yararlı olmaz. Dünya para sisteminin merkezini oluşturacak bir rezerv birimine ihtiyacımız var. Ama dolardan başka rezerv para birimi de tanımıyoruz. İşte Çinlilerin açmazı da burada yatıyor: En büyük dolar alacaklısı onlar. Doları yeriyorlar ama aynı zamanda da destekliyorlar. Bu ikilem ortadan kalkmadan yeni dünya para sistemini gündemde getirmek nafiledir.'



Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) kamuoyunun görüşüne sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan yeni müfredat taslağındaki çeşitli derslerde, Türkiye'nin kalkınma projelerine dair içeriklere de yer verildi.

Teknoloji

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

Yapay zeka teknolojisi finans sektörünün geleceğini belirlerken yasal düzenlemelerden hayata geçen uygulamalara kadar çok sayıda yenilik hem sektöre hem de son kullanıcıya fayda sağlıyor.

Teknoloji

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Tüm gözler Kahire'de... Hamas'tan 'İsrail' açıklaması: Ciddi bir anlaşmazlık yok

İsrail basını 'kâbus senaryosu'nu yazdı: Netanyahu için tutuklama emri çıkarılacak! IDF kanlı plana onay verdi

Zelenski dünyaya duyurdu: En az 7 Patriot sistemine ihtiyacımız var

İsrail'den Lübnan'a hava saldırısı! Cemaat el-İslami lideri Musab Halaf öldürüldü

İsrail, Gazze'deki savaşı sürdürme planlarını onayladı

Irak, 30 yıl aradan sonra Türkiye sınırında üs kurdu

Türk SİHA'ları Yunanistan'ı masrafa soktu: Milyarlık programa onay verdiler

Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

AVRASYA BİR VAKFI BİLİM TEKNOLOJİ DERNEĞİ KONFERANSI (27 NİSAN 2024)

Üst düzey isim İstanbul'da dünyaya duyurdu! Hamas'tan İsrail'e tarihi çağrı

İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı silahlandırıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile ticaret tartışmalarına noktayı koydu: O iş bitti

ABD Başkanı Biden, İsrail ve Ukrayna'yı kapsayan 95 milyar dolarlık yardım paketini imzaladı

İsrail'in "konforlu mağduriyeti"

Meteoroloji'den 44 ile toz taşınımı uyarısı! Göz gözü görmeyecek

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

Yükleniyor